Eloş'un annesi, perakende sektöründe bir pazarlama profesyoneli, eş, abla, ilk göz ağrısı, gezmeyi tozmayı da eve kapanmayı da seven bir insan.
Yeni Medya Düzeni Konferansı
Organizasyon gayet başarılı, katılım da beklediğimden fazlaydı. Bu tür etkinlikler sektör profesyonellerini biraraya getiriyor, bilgi edinmenin yanında sosyal bir platform aslında...
Konuşmacılardan özellikle radyonun geleceğini anlatan David Goodman ve "farklı ol, kalıplardan çık" sloganı ile Seth Godin'in anlattıkları benim için aydınlatıcıydı. Ayrıca The Young Turks'ün editoru Cenk Uygur da video konferans ile taa LA'den katıldı ve etkileyici başarı hikayesini anlattı. Öğledensonra oturumunda panel katılımcılarından Levent Erden sosyal medyayı asosyal olarak nitelendirdi ve bana acaba? dedirtti...
Kısaca verimli ve güzel bir gündü... :) Yarın yine bir iş günü...işler beni bekler...
Geçtiğimiz 1 ay neler oldu?
Yeniköy Takanik
Fırsat siteleri ve yakaladığım son fırsat Zarifi'de İftar!
Anadolu yakası sahilinde bir pazar ve Inception!
Etrafta ne var ne yok bakınarak Beykoz'a kadar geldik. Beykoz'da deniz kenarında bir teknede karınımızı doyurduk balık ekmekle...Epeydir yemiyorduk, çok hoşumuza gitti...
Dönüş yolunda Çubuklu'da Hayal Kahve'sine uğradık. İlk defa gittiğim bu yerin manzarası görmeye değermiş. Otoparkından mekana giriş yolunun biraz virane oluşundan Murat'a "doğru yere geldik di mi?" bakışı atsam da, o yolu atlattıktan sonra sevimli bir mekan karşılıyor sizi. Düğün derneklere de ev sahipliği yapabilen Çubuklu Hayal Kahvesi birkaç farklı cafe-restoran bulunuyor. Bunlardan birisi olan FOL , geçen pazardan sonra benim için bir kahvaltı mekanıdır .... Boğaza karşı içtiğim naneli limonatanın tadı damağımda... Ramazandan sonra kahvaltıya gidilir... Ayrıca Zarifi, balıkçı Abdullah ve Ottoman'da diğer restoranlar. Onları da denemek gerek bu manzaranın hatrına:) Bu arada bu ufak gezimiz sırasında, "Lacivert"in önünden de geçtik. Konumu itibarı ile beni oldukça etkileyen Anadolu yakasının nezih restoranı, duyduğum kadarı ile hem göze hem damağa hitap eden mekanlardanmış. Ona da ramazandan sonra bir uğramak gerek...
Bu güneşli ve sıcak günün ardından serinlemek için en doğru mekanın sinema olduğunu düşündük ve Meydan'a gidip Inception'a iki bilet aldık. Çoğu arkadaşımın etkilendiği film benim de beğenimi kazandı; hem atraksiyonlu hem gizemli... Zaten, akıcı olan her filmi beğenirim ben... Konsepti seviyorum çünkü: sinemada rahat koltuk, kola, mısır - evde canım kanepem, bira ve cips:)
Sevgiler,
Vira Kaptan Ceylan! Rota Burgazada!
Murat'ın bana bu yıl doğumgünü hediyesi bir yelken turuydu. Haziran kızı olan ben, o zamandan beri hava koşullarının müsait olmasını bekliyordum organizasyon için, taa ki geçen Salı rezervasyonumuz sonunda yağmursuz bir güne denk gelene kadar!
Turumuz Kalamış Marina'da saat 7 gibi buluşmamızla başladı. Turun katılımcıları biz ve Murat'ın iş arkadaşlarıydı. 4 çift 9,5 metrelik yelkenlimize bindik ve Burgazada'ya doğru yol aldık.
Bu yolculukta biz acemilere teknenin sahibi olan Cenoa Sailing'den Kemal ve Kardaş eşlik etti.(Kendilerine üşenmeden bana birşeyler öğrettikleri ve balık sofrasındaki hoş muhabbetleri için teşekkür ediyorum!) Benim yelkenlide ordan oraya korkusuzca gezinmemden ilham alarak "dümeni ister misin" dediler. Tabii ki atladım hemen:) Onların kontrolünde yaklaşık yarım saat yelkenliyi ben idare ettim. Çok hoş bir deneyim, dümen ters yönlü olmasına rağmen bir süre sonra bir uzvunuz gibi beyniniz direkt komut veriyor elinize, sancak için (sağ taraf) sola çeviriyorsunuz, iskele için (sol taraf) sağa...
Burgazada'ya daha önce hiç gitmemiştim. Kıyıya yanaştık, sıra sıra restoranların arasında önceden rezervasyonumuz olan Antigoni'ye oturduk. Sofrada birbirinden güzel mezeler; hele o börülce... Tadı damağımda hala...Sonra balıklarımız geldi...Tıka basa doyduk, keyifli sohbetler ettik...
23:30'da yeniden vira Burgazada'dan...Ayışığında, yıldızlar atlında, dalgalar arasında yolculuk... Yok böyle bişi!!!!
Bana verilen en güzel hediyelerden biriydi bu...
Yeni bir deneyim, aklımda yeni bir kapı, açılması ve keşfedilmesi gereken...
Amatör denizci sertifikası, yelken eğitimi...ne varsa artık almak farz...
Benzer bir deneyim yaşamak isteyenler için Cenoa Sailing TIK
Yok ben feribotla geçerim Burgazadaya ama neydi şu balıkçının adı diyenler için Antigoni Balık Restoran TIK
Denizleriniz engin, rüzgarınız kolayına, pruvanız neta olsun :) Sevgiler...
Yavru Ceylan Yavru Vatan'da!
22 Temmuz Cranberries Konseri
Silivri, alisveris turu ve tatil planlari!
İstanbul'da bir haftasonu ve Body Worlds turu
Bu cumartesi hava fenaydı İstanbul'da. Ben zaten bütün gün evde olmak zorunda olduğumdan hiç dert etmedim bu durumu. Akşama misafirleri olan her hamarat kadın gibi mutfaktan salona koşturdum durdum bütün gün, ama keyifle...
Dehşet bi limonlu cheesecake yaptım aslında cumartesi günü ama unuttum fotoğraflamayı. Kalsiyum deposu bişey oldu. Hiç tarif falan veremicem ama merak edenler Pelin'in Pastanesi'nden bakabilirler. Harfiyen uyguladım tarifi, sadece 22 cmlik kalıp kullandım. Yorumum peynirin fazla olduğu, zira hayli kalın oldu benimki...
Pazar günü güneşli güzel bir gündü...Sabah sıkı bir kahvaltının ardından önce Kanyon'a gittik Murat'la...Etkinlik alanında ATLITUR varmış Temmuz ayında, sevimli minikler sevimli atlara biniyordu. Kanyon'da kısa bir gezinti ve yaz ucuzluğundan kaptığım bir trençkot ile napsak diye kara kara düşünürken, aklımıza uzun zamandır medyada sıkça yer alan, bloglarda bahsedilen, dillerde dolanan Body Worlds geldi. Çıkınca anladık ki konuşulduğu kadar varmış.
Karaköy'de İstanbul Modern'in hemen yanındaki Antrepo'da kurulan sergi 17 Aralık'a kadar İstanbul'da. "Kadavra madavra aman iğrenirim" falan demeyin sakın! Plastinasyon denen bir teknikle katılaştırılan bedenler ki her biri için iki yılı bulan çalışmalar yapılıyormuş, gerçekten inanılmaz! Gezerken bu kadar muhteşem bir bedene sahip olduğum için Yaradan'a şükrettim ve gerçekten bu dünyanın gelmiş geçmiş en büyük eseri olan insan bedenini ancak çook büyük bir gücün yaratabileceğine inandım, resmen iman tazeledim!
Embriyodan , enfekte olmuş bir akciğere; şaha kalkmış kocaman bir attan uzun boyunlu zürafa bedenine kadar neler gördüm neler... Dikkatle incelendiğinde bütün bir yıl işlenen biyoloji dersinden daha faydalı olacağına inanıyorum bu serginin. Girişler 25 TL, öğrenci 21TL. 10 kişilik gruplara ekstra indirim var. İster kapıdan ister Biletix'den alabilirsiniz biletlerinizi.
Murat'la bu etkileyici geziden sonra İstanbul Modern'in cafesine bir uğradık. Gezimizi güzel bir sufle ve soğuk bir bira ile tatlandırıp serinlettikten sonra; yüzümüzde bir tebessümle köprü trafiğinin içinde şehre karıştık...
Organikanyon
Evde ekmek denemelerim
Kireçburnunda balık ziyafeti...
Hazır aklıma Yeşim Ablam'ın bizi yıllar önce götürdüğü Tarihi Ali Baba Balık Lokantası da gelmişken, kocacım sonunda bir park yeri buldu ve geçmişte damağımda iz bırakan bu yeri tekrar keşvettik.
Açık hava iştahımızı iyice açtı, kuzenciğimle muhabbet eşliğinde balıklar boğazımızdan yuvarlandı. Balığımız çok lezzetli ve tazeydi. Ayrıca biz sonradan farkettik ama, meğer otoparkı da varmış lokantanın:) Daha sık tekrarlanması gereken güzel bir Pazar işte böyle geçti.
Balığı çok seven ama benim gibi pişirmeye üşenenlere; ne kadar faydalı olduğunu bir kere daha hatırlatıyor; Kireçburnu'na yolu düşenlere Tarihi Ali Baba Balık Lokantası'nı şiddetle tavsiye ediyorum:)
Vaniköy manzarasında bir akşam...
Spora başlamaya karar verdik, gittik görüştük biyerle...Pazartesi başlıyoruz. Bakalım vucudum kendimi ne zaman toparlayacak; acele etse iyi olur çünkü Murat Michelin lastiğinin karakterine benzetmeye başladı beni:P Gideceğimiz yer Ataşehir'de...My Club diye bir yer...Yorumlarımı haftaya yaparım artık...
İşte bugün tüm bu işlerden sonra deniz kenarına gidip biraz hava alalım dedik. Trafikten kaçmaya çalışarak Murat tarafından geçmişte keşfedilen yollardan geçip kendimizi Vaniköy'e attık. Orası neresi dediğiniz duyar gibiyim, benim de bugüne kadar bi fikrim yoktu. Çengelköy ile Kandilli arasında deniz kenarında bir semtimiz:) Çengelköy tıklımtıkış olunca biraz daha gidelim dedik. Biraz gidince deniz kenarında bir çay bahçesi keşfettik. Adı: Alperenler . Manzara süper, 1. köprüyü tam karşıdan görüyor. Çok kalabalık değil, ikinci sırada bir masaya oturduk. Baskıcı garsonlar yok, birşey içmediğin zaman tepende dikilmiyorlar. İnsanlar ellerinde kitapları, laptopları takılıyorlardı rahat rahat. Biz biraz manzara seyri, biraz sohbet üstüne; birer porsiyon köfteyi mideye indirip, çaylarımızı da hüplettikten sonra, Eurovision izlemek için hızla eve geldik.
Biraz önce bitti performansları. Manga'nın şarkısını naçizane bir dinleyici olarak beğenmesem de, Türkiye'yi güzel şekilde temsil ettiklerini düşünüyorum. Umarım emeklerinin karşılığını alırlar.
Yarın, 30 Mayıs Pazar günü Saat 13'de Kanyon'da Kerem Görsev Trio var. Haberiniz olsun, ben ordayım...
Güzel bir akşam, Eurovision'da iyi bir derece ve güneşli bir Pazar diliyorum herkese:)
Bolu'da mangal ve hamam keyfi...
Taksimde pizza ve şarap - Pizzeria Pidos
Konuşacak çok şey vardı, Dilek'cim de gelecekti ama hastalandı cuma günü ve bizi yalnız bıraktı...Buradan okur ve kıskanır, bi daha buluşma günlerinde hastalanmaz umarım, tekrar geçmiş olsun arkadaşım:)
Pizzeria Pidos Diğdem'in fikriydi, biz Murat'la daha önce hiç gitmemiştik. Hatta Gümüşsuyu'nda tek yemek mekanımız caddenin başındaki Gezi Pastanesiydi. İkinci mekanımız Pidos oldu.
Loş ışıklı, sıcak bir mekan Pizzeria Pidos. Yeri de Gümüşsuyu'na girince meydandan, sağda Beşiktaş dolmuşlarının kalktığı yerin tam arkasında. Hani bir Çin lokantası vardır, kocaman kapılı. İşte onunla aynı sırada, daha aşşağıda...
Herkes pizza yedi, ben risotto yedim deniz mahsüllü. Pizzalar çok beğenildi. Risottayı ilk defa dışarıda denedim, normalde Home TVden öğrendiğim şekilde evde yapıyordum. Aslında becerebiliyor muyum bir bakiyim diye yedim. Becerdiğimi gördüm, evde yapmaya devam. Ama deniz mahsüllüsü değişikti; midye, karides, kalamar vardı içinde. Evde yapmak zor.
Fiyatlar uygundu. Pizza Hut, Dominos yerine; muhabbet etmek için gidilecek, hem de süper pizza yenebilecek bir yer. Tabii ki diğer İtalyan tarzı yerler gibi, makarnalar da menüde önemli yer kaplıyor.
Beni Taksim ürkütüyor artık geceleri, o kalabalığa girmek istemiyorum hiç. Pizzeria Pidos, kalabalıklara girmeden, beklentilerimi karşılar gibi gözüküyor.
Tavsiye ederim.
Sunset.Gittim.Beğendim.
Sabah 6 buçukta uyanmalar, uyku mahmuru kıyafet denemeceler, servise yetişirken atılan deparlar, lastik üstü kısa kestirmeler, poğaça simit kahvaltılar .... ve daha bir sürü şey hayatıma hoşgeldi:)
Uzun bir aradan ve nerdeyse kafayı yiyor oluşumun ardından bu iş ilaç gibi geldi. Eve ekmek getirmemenin verdiği suçlulukla alamadığım ama aklımda yer eden bir sürü şeyi (ev eşyası- kıyafet- geresiz nesneler...) son üç haftadır atıyorum sepete:)
E yeni iş yeni heyecan, kutladık ettik vs. 3-5 hafta sonra herşey başlar yine monotonluğa... Ama önemli olan sanırım, haftaiçi nolursa olsun, haftasonunu coşku ile geçirmek, zevk almak her dakikasında, boşa harcamamak, yeni şeyler denemek, gezmek tozmak yemek içmek...
Umarım iş hayatımın bu dönemi beklediğim gibi geçer ve haftasonlarım da bi o kadar şenlikli olur ki ben de bu blogu amacına uygun şekilde donatırım resimler ve gezilerle...
Ve işte işe döndükten sonra keşfettiğim son yer; dün canımın içi kocamın beni sevgililer günü şerefine götürdüğü Sunset'ti...
Sunset Grill&Bar, Ulus'ta boğazı ayak altına alan inanılmaz bir manzaraya sahip. Servis ve kalite 5 yıldızlı. E herşey böyle olunca fiyatlar tavanda. Bu durumda da ülkemin tüm kalantorları ensesi kalınları mekanda:) hehe:)
Hakikaten etrafta Aşk-ı Memnu vari bir kalabalık vardı:) Kadınlar son derece şık, erkekler(gömleğini göbeğine kadar açan delikanlı hariç) çok beyefendi görünüyordu.
Sunset'tin Japon şefi Takemura lezzetli suşileri ve deniz mahsüllerinden oluşan yemekler sunuyor, diğerher türlü tat da menüde var. Biz dört kişi gidip her birimiz farklı yemekler söyleyip hepsini tattık. Zaten Takemura da lezzet paylaşımını öneriyormuş, menüde bile yazıyodu:) Benden tavsiye başlangıç olarak Karides Tempura, ana yemek olarak ördek başarılıydı ama aklım Morina'da kaldı:) Tatlı olarak da Çikolatalı sufle... Şarabımız da California'dandı.
Kısaca, benim için, yılda bir kere gidilebilecek, ambiyansı hoş, yemekleri lezzetli, servisin mükemmel olduğu bir mekandı. Seneye yine gider miyim? Sanmam, bunun yerine aynı ayarda başka bir yeri denemek daha hoşuma gider.
Bir de tavsiye; hava tam kararmadan gitmeli, kararınca camdan yansıyo görüntüler, manzaranın tadı kaçıyo...
Fotoğrafları ekleyemeyecek kadar tembelim... Ama webden bir foto buldum işte...
İşte Sunset.
Gittim.
Beğendim. :)
28/02/2010: Tembelliğim sona erdi. İşte bizden bir foto...
Gundemim: Saglik ve beslenme!
Birkac aydir evin keyfini suruyorum. Keyif suruyorum derken abarttim... vakit bol olunca yapilan pastalar, aksam can cekince kavrulan helval...
-
Bu cuma malum yılbaşı toplaşmaları maksatlı, Murat'ın işyerinden arkadaşlarıyla Galata 'daydık. Ben ilk kez gittim Galata'ya, va...
-
Birkac aydir evin keyfini suruyorum. Keyif suruyorum derken abarttim... vakit bol olunca yapilan pastalar, aksam can cekince kavrulan helval...
-
Merhaba, Bu sıra 3-5 yaş arasındaki her kız çocuğunun takıntısı Karlar Ülkesi'nin Elsa'sı... "Aldırmaaa aldırrrmaaa..."...