Çalışmadığım dönemde evde en çok vakit geçirdiğim yer mutfaktı. Küçük ama sevimli mutfağımda Home TV şeflerinden öğrendiğim farklı tatları denedim; yedim, yedirdim, eğlendim.
Çalışmaya başlayınca durum tersine döndü tabii. Artık en çok su içmek için giriyorum mutfağa:)
Yine de bazen hamaratlığım tutmuyor değil. Hele kocacım benden bir şey istesin, atarım kendimi mutfağa dayanamam. Ne de olsa ben, gecenin köründe yumurta kırılan, helva kavrulan, arabaşı yenen Çalıkuşu ailesinin neferiyim:)
Nitekim böyle günlerden bir gün, dün akşam tam da ayacıklarımı uzatmış TV önüne kurulmuşken, Murat "Ceylan, bi ekmek yap da yarın işe götüreyim sabah taze taze" dedi. Bir süre önce denedim ilk kez evde ekmek yapmayı, öyle ekmek makinem falan da yok. Sinangil'in tam tahıllı ekmek unundan yapmıştım, tam tetamatıyla olmuştu ekmeğim. Bunun bir şans olmadığını dün geceki başarılı süreç sonunda pofur pofur kabaran ekmeğimle de görmüş oldum:)
Bir dahaki sefere, bu öğlen Kanyon Sosa'da lezzetine doyamadan yediğim zeytin tadında ekmeklerden yapmayı düşünüyorum. Sanırım içine biraz zeytin yağı ve zeytin ezmesi ile bu işi kotarırım...
Siz de benim gibi ekmeksiz doymayanlardansanız, bir de kendi ekmeğinizi deneyin derim...
Afiyet olsun...
Blogun olduğunu bileydim hiç boş bırakır mıydım kız seni :) Ben Özge bu arada, yazmaya devam et ben okuyorum :) Öperim.
YanıtlaSilOoo süper, ben de seni alıyorum takibe:) Optum...
YanıtlaSil