Belgrad Ormani

Elayla haftaicleri evden kolayca disari cikamiyoruz. Evimiz asansorsuz bir apartmanda ve etrafta rahatca gezilebilecek park vs yok. İnmesi cikmasi bile ayri dert 3 kat merdiveni elos ve puseti ile... Hal boyle olunca haftasonlari temiz hava kacamaklari sart oluyor.
Gecen Cumartesi iste bu yuzden Belgrad Ormanna gittik. Hava serin ama yuruyus icin idealdi. Elos babasnn kucaginda kanguruda 4 km gitti:) Murat biraz yoruldu elbette ama babalik kolay degil! :)
Belgrad ormaninda yuruyus parkurunda yerler toprak oldugundan bebek arabasina pek uygun degil. İceride bir kafe var ama kendiniz gotrebiliyorsunuz yiyeceklerinizi. Masa kirasi gunluk 30 tl cafenin karsisindaki alanda. Ama daha ileride beles masalar da var. Hic gerek yok para vermeye...
Biz elayi cok yormamak adina parkuru tamamlamadik ama ileride bir gol gorunuyordu, onun etrafindan dolasiliyormus, en kisa zamanda isterim tekrar gitmek.
Belgrada giris arabayla 10 tl. Giriste park ediyorsunuz, park ucretsiz.
Yapraklar biraz daha dokuldugunde kasim sonu tekrar gitmek isterim, manzara mukemmel olur gol kenarinda...

Hidiv Kasri

Upuzuuun bir aradan sonra  merhaba!
En son dogumdan once yazdigim ve suan elosun 4,5 aylik oldugunu dusunursek epey olmus.
Gunler nasil geciyor farkinda degilim gercekten...Hayat nese ve mutluluk dolu bizim evde bu ara, evde altin bir topumuz var, ela:)
Zor gecen ilk 2 ayin sonunda agustosta guzel bir bayram tatiliyle hayata dondum diyebilirim. Simdilerde ucrtesiz iznimin keyfini suruyorum. Ortada keyifli birsey yok gibi gorunebilir zira bez sut inga sesleri ve pispislarla geciyor gunler... Ama evde bebegimle olmak bile yeter...
Neyse elosu ara sira anlatirim ama asil konumuz eloslu gezmelere gelelim, e malum blogun konsepti oydu bi ara:)
Gectigimiz cumartesilerden birinde Hidiv Kasri'na gittik kahvalti sonrasi. Bir arkadasimiz orada evlenmisti ama gece karanliginda etrafi gorememistik. Bu sefer gunduz gozuyle mis gibi bir havada girdik kocaman kapidan. Kahvaltiya gelenler cogunluktaydi tesise. Spor ve yuruyuse gelenler vardi elbette bir de nisan ve dugun ciftleri: fotograf cektiren cektirene:) 
Besiktastaki Yildiz parkini cok severim ben, hidiv kasri ondan oldukca kucuk elbette ama araba girmiyor iceri. Bence en buyuk avantaji bu. 1 yuruyus yolu var, orada daire cizebiliyorsunuz ormanlik alanda. Yuruyus parkuru asfalt, bebek arabasi icin uygun. 
Ayrica; cikisa yakin bir herde sera var. Cok guzel cicekler uygun fiyata satiliyor belediye tarafindan.
Girisi ucretsiz olan hidiv kasri bahar yuruyusleri ve bebekli gezintiler icin ideal!


Geri sayım başladı, 37 hafta bitti!

Bugünü saymazsak 10 gün kaldı doğuma:)
11 Haziran Pazartesi sabah 9:30'da randevum var kızımla Ataşehir Kadıköy Şifa Hastanesi'nde...
Heyecanım ve sabırsızlığım giderek artmakta. Benim gibi sabırsız birinin bebeği yine iyi sabretti bu kadar içeride diye düşünüp elimi tahtaya vuruyorum 3 kez, şom ağızlılık yapmıyım:) Babasına çekti Eloş heralde, sabır taşı:)
Çok işim kalmadı. Cuma günü bir craft günümüz var planlanan, arkadaşlarla birkaç iş halledicez. Cumartesi günü için alışveriş planımız var alınacak 3-5 şey için. Murat'ın biraz boya işi var evde Pazar günü için, 2 yıldır bekletiyordu kızının şerefine yapmaya karar verdi:) Ve Pazartesi günü son kontrolümüze giderek son haftaya gireceğiz.
Son hafta iştahım açıldı ve şaşırtıcı şekilde kilo aldım, önümüzdeki hafta kampa girmeye karar verdim:) Bu fotograf geçtiğimiz Pazar'dan. Küçük kardeşim Ahmet Tuna çekti...

Bebek odasına isim çerçevesi

Bebek odası için yabancı siteleri ve Pinterest'i gezerken dikkatimi çeken özellikle bebek yatağının üzerine asılan isimlerdi. Bunlar genelde tahta veya keçeden yapılmış harflerden bebeğin ismi yazılarak yapılmıştı. Bizim minnoşun kısa bir adı olduğundan IKEA'da gezerken 3'lü çerçeveleri görünce aklıma bu proje geldi. Vaktim olunca evde oyalanırken eğlendirdi de beni:)

İhtiyaçlar:
  • Renkli ince keçeler
  • Makas, iğne, iplik
  • Harfleri doldurmak için pamuk
  • Slikon tabancası
  • IKEA 3lü çerçeve
Harfleri wordde bir yazı karakteriden çıktı alarak hazırladım. Figürleri de yine internetten buldum, renkli keçelerden kestim. Yapışması gereken yerleri slikon tabancası ile sabitledim. Son anda fikir değiştirip yatağın üzerine asmadık. Camlı bir çerçeve olduğundan deprem falan olur da düşer diye korktuk. Allah korusun tabii...

Sonuç; kızımın odasına güzel bir aksesuar oldu bu çerçeve. Büyürken adının yazılışını ve birkaç hayvanı da bu çerçeveden anlatabilirim ona :)


Bebek Odası Yastıkları



















Yastık opreasyonum tamamdır!
Laçin'in blogunda görüp pek sevdiğim yastıkları bizim minnoşa uyarladım. Biri kalpli, biri kelebekli diğeri de Ela yazılı...
En zor kısım keçe harflerin üzerinden sık dikiş ile geçme kısmı, bir de baya girintili çıkınlı font seçmşim bilmeden, oyaladı beni, ama içime sindi sonunda:)

Bebiş için dikiş öncesi alışveriş

Geçen sene aldığım makineyi biraz kullanmanın zamanıdır. Blogger arkadaşların sitelerinden aldığım ilhamla aklım birkaç şey var dikecek. İlk iş Eloşun adının harflerini yazacağım yastıklar...
Kumaş için  hesaplı alışverişin Kadıköy Cuma pazarı olduğunu bilsem de yanlız gitmek istemedim nedense, gerçi gidicem sanırım yediğim kazıktan sonra:)
Geçen haftasonu Kadıköy'de gezerken tutturdum Murat'a kumaş alıcam diye. Bir sokak var Boğa'dan inerken sağda. Girdik sokağa. Mu-Ne-Gu diye bir yer var daha önce alışveriş yapmıştım hesaplı ama küçük bir mağaza. O kadar kalabalıktı ki onu es geçip daha ilerisindeki Erol Kumaş'a girdik. Dekorinn diye de geçiyor. Ferah güzel bir kumaşçı. Beyaz üstü puantiyeli pamuklu kumaş beğendim, metresine 15 lira dedi. Aklımda yatagı için birşeyler dikmek olduğunda 2.5 metre aldık 40 küsür lira verdik çıktık. Ama içime de oturdu. Dedim ki bi de ben uğraşıcam bununla gider alırdım ne yapacaksam English Home'dan falan... Neyse bugün bir alışveriş için Kadıköy'e indim. İçime oturdu ya girdim yine sokağa bu sefer Mu-Ne-Gu'ya... İki kumaş daha aldım biri 6 lira diğeri 5 lira metresi ! Satıcıya dedim ki ben karşı taraftan almak gibi bir hata yaptım geçen hafta; dedi ki 15 lira verdiniz değil mi? Şaka gibi, iki katından fazlaya satıyor adamlar; yuh! Aynı sokakta bu kadar olmaz! Kumaş almayı düşünenlere aman diyorum dikkat!
Yarından itibaren faaliyetler başlıyor. Elimde beyaz üzeri pembe puantiyeli, beyaz üstü yeşil potükareli ve yeşil pembe sarı çiçekli 3 parça kumaş var. Umarım güzel yastıklar çıkar Ela'cığıma:)

Evdeki ilk haftam ve bebek çamaşırı faslı

Pazartesi günüm rapor işleriyle, Salı günüm de temizlikle geçti. Çarşambadan bu yana da Eloşun cicilerini yıkıyorum. Havalar da tam kapatacak zamanı buldu, günde 1 makine yıkayıp ancak kurutuyorum, ertesi gün onu ütüleyip diğerini yıkıyorum. Şimdilik 0-3 aylar bitti sayılır. Hırkalar, nevresimler ve battaniyeler kaldı sadece. 2 makine daha...
Bebek çamaşırı sabun tozula yıkanırmış. Hacı Şakir aldım ben, çok da fazla koymuyorum zaten kirli birşey yok, maksat tozu gitsin. Yumuşatıcı kullanmıyorum. Artık kendimiz için bile kullanmamaya karar verdik. Sonuçta kimyasal ve durulama suyuna katıldığından üzerinde kalıyor giysinin. Varsın kokmasın...
Hacı Şakir sabun tozu da lavanta kokuluymuş, önce tedirgin oldum kokusuz olması gerekmiyormuydu diye ama yıkayınca gördüm ki koku falan kalmıyor zaten:) 30 derecede hassas programda yıkadım. yarım saat sürüyor benim makinede. Ama kirli-lekeli olsa yetmezdi 1 saatlik programda yıkardım herhalde. Gördüğünüz gibi o kadar boş vaktim var ki tüm detayları yazıyorum:)
Şu an balkonumdayım. Sardunyalarım açmış, tohumlarından  sarmaşıklarım çıkmış... Tabi 2 ay sonra bu keyif zor  o nedenle tadını çıkartıyorum.
Yarın doktor kontrolüm var. Hafta karmaşama bir nokta koyar kendisi artık. Takvime göre 33 olması lazım ama SSKdaki doktor daha büyük görünüyor dedi. Bakalım görüciiiz. Umarım yeterince kilo almıştır minik kızım...Gerçi almasa biraz önceki tekmesi bu kadar canımı yakmazdı heralde?
Herkese güzel bir haftasonu ve tüm annelere hatırlandıkları, keyifli bir anneler günü diliyorum...

Aile Sağlık Merkezi'nde Gebelik Takibi

Aile Sağlık Merkezi diye süslü bir isim taktığıma bakmayın, bildiğimiz sağlık ocağı aslında. Yeni sistemde aile hekiminizin bulunduğu sizin bağlı oldunuz sağlık kurumu.
Özel sektörde çalışıp özel sağlık sigortası sahibi olunca, bir de yoğun çalışıp sağlık işlerini haftasonuna erteleyince herkes gibi ben de özel hastaneleri tercih etmek zorunda kalıyorum. Sağlık sektörünün durumu ortada kime güveneceğini bilmez durumda herkes, ama  babam doktor olduğundan doğru şekilde yönlendiriliyorum. Kadın doğum doktorum Ataşehir Kadıköy Şifa Hastanesinden Op. Dr. Yasemin Yakut. Kendisi insanı bir sürü kurala boğup tedirgin etmeyen, rahat ve hamilelik sürecini olması gerektiği gibi  normal yaşatan bir doktor.Neyse çok uzattım, takibimi kendisi yapıyor ama; arka tarafta çaktırmadan beni takip eden biri daha var. Aile Sağlık Merkezi'ndeki ebemiz Deniz Hanım:)
Şubat ayında elimi makasla kesip pimpirik yapınca  gebelere tetanoz aşısının vurulduğunu da bildiğimden dedim kalk bul şu aile hekimini bir ziyaret et. Hem aşını vurdur hem de gebe olduğunu bildir. Eve 10 dk yürüme mesafesindeymiş ertesi gün gittim, doktorun pek umrunda olmadım ama beni Deniz Hemşire'ye yönlendirdi. Aşımı tüy gibi hafifçe kondurdu koluma Deniz Hanım. Tüm gebelik bilgilerimi aldı. Geçen gün de cep telefonumdan arayıp nasılsınız, her şey yolunda mı? şişlikleriniz devam mı? şikayetiniz var mı diye sordu. Bir hoşuma gitti anlatamam:) Eklemlerim ağrıyor dedim nazlıca, hemen kan almak için çağırdı beni:) Bugün sabah gittim kan verdim, yarın sonucunu almaya gidicem. Neden bilmiyorum, sanırım hiç para vermeden benimle birinin bu kadar ilgilenmesini hiç beklemediğimden son derece memnunum aldığım hizmetten:) Hatta minik Eloşun aşılarını da Deniz Hemşire'ye yaptırayım diyorum, eli çok hafif...
Aile sağlık merkezlerinde gebelik ve bebek takibi , kan tahlili ücretsiz yapılıyor. Anne adayına multivitamin, bebeklere de D vitamini damlası v.s. veriliyor mesela... Ayrıca hiç de kalabalık değil benim gittiğim yer, Şifa'da her kontrolde en az 40 dk beklediğim düşülürse buraya girmem ve çıkmam bir oluyor diyebilirim.
Aklınızda bulunsun, en azından nereye bağlı olduğunuzu ve yerini öğrenin, bir gün gerekebilir...

Evcilik oyunu başlasın!

Pazartesi günü itibarıyle 32. haftamı doldurup raporumu aldım. Son dönemde anne adayları doğum sonrasında bebekleriyle daha çok vakit geçirmek için 32 haftadan sonra da işe devam etselerde; ben güzelce evde dinlenip bebek öncesi hazırlıklarımı yapmak istedim. Ayrıca bu mantıkla işe devam eden çoğu arkadaşım erken doğum yaptı, işten direkt hastaneye gidenler oldu. Stres ve yorgunluk... karnım burnumdayken hiç işim olmaz! Evdeyim, mutluyum. He tabi bir de beni bu süreçte istemeden yanlız bırakan sevgili annelerime de burdan bir gönderme yapmadan geçemiycem. Annesiz bebek hazırlığı yapmak zor iş gerçekten...Bunun için de iyi ki evdeyim...
Gelelim hazırlık sürecine. Çalışırken hep hiçbirşeye yetişemediğim kaygısı taşıyordum. Şusu eksik kaldı busu yok bebişin diye...Dün bir liste yapıp baktım da, fazla da birşey kalmamış. İyi toparlamışız valla. Zaten merkezi bir yerde yaşıyorum, son anda eksik birşeyimiz olursa da tammalarız diye rahatlatıyorum kendimi.
Bebek odası için çok defa Modoko ve IKEA turu yaptıktan sonra; dolap, şifonyer ve emzirme koltuğunu IKEA'dan karyolayı ise Mothercare'den aldık. Beyaz seçtim hepsini. Perdemiz English Home'dan krem rengi üzeri pembe çizgili bir tül. Sade bir odası olacak Ela'nın. Beyaz ağırlıklı, duvarlara asacaklarım  ve tekstil ürünleriyle renklenecek, zaten birkç ay sonra oyuncakları ile de renk katar kızım evimizin her köşesine diye düşünüyorum:) Karyolayı bekliyoruz, odamız bitsin paylaşırım fotografları...
Doğuma 6 haftam var. Son 2 hafta yatışlarda olacağımdan, önümüzdeki 4 hafta için aktif bir tatil planlıyorum. Ayrıca bazı kurallarım da var:
  • TVyi hiç açmamak. Çünkü açınca bir bakıyorum 3 saattir yerimden kalkmamışım:(
  • Her gün dışarı çıkmak. En kötü ihtimalle markete; ama en güzeli Cadde'ye veya sahile inip yürüyüş elbette...
  • Düzenli beslenmek. İşte mecburen öğle yemeği, ara öğün v.s. yiyordum. Evde atlamamam gerek.
  • Hergün biraz öğle uykusu. Normalde hiç sevmem öğle uykusunu ama bu ara kafamı koyunca uyuyorum:) Depolamam gerek sanırım...
Bakalım işler planladığım gibi gidecek mi, yoksa ben plan yaparken Yukarıdaki gülüyor mu bana yine?
Göreceğiz...:)

İlk elbise

0-3 ay yazlık elbise
Bir kız çocuğu elbisesiz düşünülemez!
Minik kelebeğin ilk elbisesi de işte burada. Annesi dikti:)
Kalıbım şuradan.
Kumaşı Gülce getirmişti ilk dikiş denemelerim sırasında, minnoşa kısmetmiş...
Astarlı olarak diktim, yarım metre kumaş gitti, 3 saatimi aldı her şeyiyle. Düğme, çıt çıt falan olmadığından oyalamadı.
Mutlu sağlıklı günlerde giyer inşallah...

Bebek alışverişi keşif turları

Bu aralar harala gürele çalışmalardayım. Akşam nasıl oluyor, eve gelip ne zaman yemek yiyor ve yatıyorum da yine nasıl sabah oluyor inanın bilmiyorum. Mayıs ayında izne çıkacağım günü iple çekiyorum...
Dün bebek alışverişi için ön keşiflerimizden birini Eminönü'ne yaptık. (Diğerini de birkaç hafta önce Libadiye civarındaki e-ebebek mağazasına yapmıştık) Bu ön keşifler çok faydalı. Piyasada ne var ne yok görmüş oluyoruz. Çok uygun ufak tefek fırsatlar varsa yakalıyoruz; ama büyük kalemleri sona bırakıyoruz.
Aslına bakarsanız henüz kıyafet dışında hiçbir şey almadım minik kelebeğe...
Eminönü'nde meşhur Havuzlu Han zaten herkesin bebek alışverişinde gidilmesi zorunlu addettiği bir mekan. Özeliikle en alt katı tek bir mağazaya ait, tüm müşterilerin elinde koca birer market arabası içini dolduruyorlar:) Yataktan, bebek arabasına, giysiden battaniyeye, biberondan lohusa geceliğine herşey var. Ama ben asla ve asla tek mağazaya bağlı kalamayacağımdan; aklım hep başka yerlerde başka modellerde kalacağından herşeyi oradan almak bana uygun değil. Giysi fiyatlarını sadece mothercare ile kıyaslayabiliyorum, tabii ki daha ucuz; ama açıkcası nedense penyeleri bana daha az kaliteli gibi geldi çoğu ürünün. Özellikle bebişe ilk 6 ay çok yumuşak pamuklu ürünler giydirmeyi tercih ederim; sonrasında belki iç bodylerinde yine aynı hassasiyeti sürdürsem de dış ürünleri için daha uygun fiyatlı ürünlere yönelebilirim. Bebek arabasını bir arkadaşımızdan ödünç alma durumumuz olduğudan incelemiyoruz; ama mama sandalyelerine baktım . Chicco'nun modellerinde kredi kartı fiyatı 20 TL daha düşük e-bebekten. Nakite tüm ürünlerde %10 indirim var. Daha fazlasını yapmıyorlar diye şahit oldum. Bir kadın nakit fiyatı 110 lira olan alışverişini  100' e yuvarlamaya çalıştı, yardımcı olmadılar.
İdil Baby diye bir mağaza var, bir blogda rastlamıştım. Fırsat bulursam hastane çıkışı için oraya bakacağım. 0-3 ay için birkaç tuluma ihtiyacım var. Yaz bebeği olacağından 2 tane siperlikli güneş şapkası istiyorum, belki dikerim birini uygun kumaş bulursam. Penye battaniye almam gerek, kışlık battaniyeler OK, yazlıklar eksik. Böylece tekstil kısmı bitmiş olacak, zaten hediye de gelir diye söylüyor herkes. 1 Nisan benim için milad. Yatak odası, banyo aparatları,beslenme ıvır zıvırları için alışverişlerime o zaman başlamayı düşünüyorum. Evin yeni bireyi için alışveriş çok keyifli:) Şimiden düşünüyorum doğduktan sonra ben kendime nasıl alışveriş yapacağım diye..
Bugün 22+6 dayım...Hafta Cumartesi Prof. Rıza Madazlı'dan ayrıntılı ultrason randevum var. Umarım herşey yolunda geçer; minnoş yüzünü gösterir bize. Son ultrasonda babasının gelmediğini görünce küsüp arkasını döndü sıpacık:) Sonra 26. haftamda tekrar doktorum Yasemin Yakut'a gideceğim. Sanırım şeker yüklemem de o aralar olacak...Ve böylece Nisan ayına gireceğiz hayırlısıyla.. Nisan full çalışacağım son ay. Bir de çok severim kendisini, havalar ısınır; bahar kendini iyice hissettirir, kuşlar öter ağaçlar yeşillenir, ooh miss:)
Gel Nisan gel...

Mothercare mi Motherceylan mı?

Evde dikiş denemelerim devam ediyor, hızımı alamayıp atmak üzere olduğum bir bodynin "kolları ne kadar da bebek pantalonuna" uygun diyerek koyuldum işe:)


Sonuçta bilin bakalım hangisi mothercare, hangisi motherceylan? Valla bence pek anlaşılmıyo! :)

Minnoşa tayt diktim!

Bütün cumartesiyi evde geçirince, akşam yemeğinden sonra canım daha fazla miskinlik çekmedi. Evdeki pembe penye kumaşı yeni hediye gelen 3-6 ay mothercare bebek taytından biçip; minnoş için ilk dikişimi yaptım. Ortaya gerçekten de orginal tayttan farksız sevimli bir şey çıktı... Denemelerim bundan sonra da sürecek...
Sanırım bir kızım olacağına en çok bu yüzden seviniyorum; minik minik sevimli kıyafetler dikmek ve süsleyip giydirmek için:)

Hamilelikte Hastalık:(

Hepi topu 19 haftalık hamileyim ama ikinci hastalığımı yaşıyorum. Sanmayın ki kendime dikkat etmiyorum, gerçekten elimden geleni yapıyorum ama olmuyor işte...kendime kızıyorum yine :(
İlk hastalığım yılbaşından sonrak hafta mikrobik birşeydi. Doktor kan tahlilim sonrası antibiotik kullanmam gerektiğine karar verdi. O kadar üzüldüm ki...Allah'tan 14. haftamı bitirmiştim ama yine de bebeğe zarar verebilecek herhangi birşey kullanmak istemiyordum; taa ki doktorum içimdeki mikrobun bebişime daha çok zarar verdiğini söyleyince kadar. Neyse ki içimdeki savaş 3 günlük antibiotik ve parasetomol kullanımı sonunda galibiyetimizle sonuçlandı. İki gün işe gidemedim.
Bu günlerde ise nezle ile savaşıyorum...Allah'tan önceki gibi ateşim yok, sadece burun tıkanıklı ve onun getirdiği sersemlik. Elimde mendillerim, burun kenarlarım için Bepantane'im ve burun spreyimle bu haftasonu evdeyim...
Ha bu arada, ikinci kez yenge oldum Perşembe günü :) Kızımın kankası geldi kendinden önce:) Cemre düştü ailemize, minnoş Ece 17 aylıkken  abla oldu. Murat kardeşini ve yeğenini görmeye Gölcük'e gitti. Kızımla başbaşa kaldık biz de:) Ona internetten oda bakıcam bugün, beğendiklerimi paylaşırım ileriki günlerde...

Hamilelik Kitaplarım

Hamile olduğumu öğrendiğimde; ilk işim kendimi kitapçıya atmak oldu. İnternet de önemli bir kaynak elbette ama bilgi kirliliği olduğu da bir gerçek.
Lal Annesi Nesli'nin bana getirdiği koca bir poşet kitap yanında, ben de 1-2 kaynak buldum kitapçıda. Şu an elimin altındakiler:
- Akıllı Bebekler Akademisi
- Bebek Bakım Sorunlarına Mucize Çözümler
- Hamilelik, Doğum ve Bebek Bakım Kitabı
- Merhaba Bebek
- Bebeğinizi Beklerken Sizi Neler Bekler
- Ece Hamilelik Ajandası
- Boyut Yayın Grubunu Annelik Akademisi serisinden Hamileyim ve Bebeğim


Hepsini hatmetmedim elbette ama yaşadığım sürece göre takip etmeye çalışıyorum. Merhaba Bebek'i tamamen okudum. Ece Hamilelik ajandası ise başucumda, haftalık kısa bilgiler veriyor sayfalarında, üstelik yazmak istediklerimi de unutmadan yazabiliyorum.

Ayrıca internette de babycenter.com'a kaydoldum, her gün mail geliyor. Maillerde faydalı bilgiler ve hatırlatmalar var.

Okudukça ben şöyle yapıcam böyle edicem diye düşünsem de hangi anneyle konuşsam bu konuda "boş yere okuma, hepsini unutuyorsun veya bebeğine uygun olmuyor okudukların" diyor. Kafa karıştırıcı bu durum ama eski tip kocaman aileler içinde büyümeyeceğinden çocuk, biraz tecrübeli insanları veya akademisyenleri okumak fena olmaz heralde...

Hamilelik modunu seviyorum.Yemek ye, araştır, bebeğini hayal et,alışveriş yap falan filan... Keşke daha çok vaktim olsa bazı şeylere, iş bu aralar çok yoğun ara öğünlerimi bile atladım bu hafta:( Yarın izin aldım evdeyim, kendimi tekrar düzene sokmam gerek...

Bu arada 19. haftamın içindeyim ve minnoşu hissedebiliyorum artık:) "pıtırdak" taktım adını, pıt pıt diye vuruyor karnıma...

Melis Danişmend Online Konseri



Bu akşam saat 22:00'de Kanyon The House Cafe'de sadece davetlilerin girebildiği Melis Danişmend akustik konseri var. hafifmuzik.org bloggerı Mehmet Tez ve Kanyon tarafından ortak yürütülen proje Kanyon'un ilk online konseri olacak. Kısaca bu konseri canlı olarak saat 22:00'de hafifmuzik.org'dan izleyebilirsiniz, sanki Kanyon'daymış gibi...
Artık her ayın son Pazar'ı yapılacak Hafif Müzik Kanyon'da konserleri. Eğer Kanyon'daki özel davetlilerden biri olmak isterseniz de hafifmuzik.org'u arada ziyaret etmenizi öneririm.
Bakalım ilk konser nasıl olacak :)


Tatlı heyecan...

Bizim evde bu aralar tatlı bir heyecan var...
Minik ailemiz büyüyor, 3 kişi oluyoruz:) Cumartesi günü öğrendik ki bir prensesmiş gelen. Şimdi isim telaşındayız. Haziran'a kadar çok var, güzel bir isim bulunur elbet...
Bu durumda seyehatler gezme tozmalar yerini uykusuz gecelere, pış pışlara bırakacak en azından bir süre...
Ben çok rahat bir anne-babanın kızıyım; çok özgür ve sorumluluk sahibiydim ufacıkken bile...Ama sanırım kendi çocuğumu o kadar özgür bırakamayacağım :( Pimpirikliyim fazlasıyla, hele kocam...Yandı kızacağız...O yüzden mümkünse 38 haftasını geçirmeden İkizler burcunda doğurmayı planlıyorum. En azından burcunun özelliklerini taşırsa hayatı kurtulsun yavrucağın:)
Tabi bunlar hep komik planlar, ben yapıyorum yukarıdaki gülüyor belki...Ama dualarım içimdeki bebişle ilgili hep...
                             
Sanırım blogum da evrim geçirecek bu sebeple. Zaten bir süredir işten sonra ancak kendime vakit ayırabildiğimden ve dışarıda yenen yemekler dışında bir aksiyonumuz olmadığından blog pasif haldeydi. Şimdi ise fırsat buldukça içinde bulunduğum dönemle ilgili birşeyler yazmak istiyorum. Ve ileride bu blogu 3 kişilik seyahatlerimizin doldurduğu günleri iple çekiyorum...
O zaman şimdi herkese kocaman bir "merhaba" (gerçekten kocaman çünkü 17. haftamdayım ve Tanrım! 5 kilo aldım! :)

Gundemim: Saglik ve beslenme!

Birkac aydir evin keyfini suruyorum. Keyif suruyorum derken abarttim... vakit bol olunca yapilan pastalar, aksam can cekince kavrulan helval...